Category Archives: 2010 @tr
İnci için Okyanusa dalın: 13 Ekim 2010
Peygamberlerin Mühürlerinin Sahabeleri, Peygambersel incileri almak için seçilmişlerdir. Bizlerin de bildiği gibi, onlar İslam’ın kuruluşunda oldukça ağır bir sorumluluk taşıdılar. Bizler de onları izleyenleri izlemeliyiz ve gereken saygı ve minnette onlarla uyum içinde olmalıyız. Onlar hakkında, asla, kötü konuşmamalıyız –onlar seçilmiş olanlardır! Continue reading
Evliyalar Kış boyunca gizlidedirler: 24 Ekim 2010
Bizler şimdi, İslam Ağacının çıplak, yapraksız ve meyvesiz olarak geçirdiği, Kış aylarının sonundayız. Tattan yoksun bir yolculukla yüz yüze gelen insanlar, kendilerini bu dünyevi hazların bataklığında boğmak için akın ettiler. Şeytani ‘rehberler’ aracılığıyla yönlendirilen birçok genç nesil, yönlendirme ve dindarlık için bağışıklık kazanıncaya kadar aşılanmışlardır. Fakat kış ayları sona geldiği için, vaat edilen İlkbaharın gelişi de açıktır ve her kim İslam Ağacının köklerini sökmek için çalışanlar, yok olduğunu düşündükleri ağacın yeniden canlandığını gördüklerine hayretler içinde kalırlar. O Ağacı Kimin diktiğini unuttular mı? Continue reading
Bir tek hadis tüm bilgiyi içerir: 29 Ekim 2010
Bazı insanlar ülkelerinin deprem hattının dışında olmasından ya da kasırgaların oluştuğu bölgelerde olmamasından veya tsunami tehlike bölgesinde olmamasından teselli buluyorlar. Afetler Allah tarafından gönderilir. Onlar ‘doğaya’ atfedilebilecek sıradan olaylar değildir! Mevlana diyor ki, her felaket, İlahi emirler aracılığıyla mağdurlarına açıklanan, göklerden gelen kesin bir cezadır. Öyleyse potansiyel felaket bölgelerinden uzak olmanız nedeniyle, hiç de, rahatlamayın. Tayfunların ve kasırgaların gelişi, depremler, toprak kaymaları, tsunamiler, su baskınları, siyasi huzursuzluklar, ölümcül hastalıklar ve evlilik çekişmeleri, Allah’ın Öfkesinin yoğun bir şekilde İnsana doğru gelmesini işaretleridir. Hayatındaki birçok belirsizlikle, İnsan bugün sürekli bir korku içerisindedir. Bu çılgınlığın ortasında, insan nasıl huzur ve güvenlik bulabilir? Continue reading
Allah Kullarını mutlu görmek ister: 1 Kasım 2010
Bu Sohbette, Mevlana, Şey Kayyal’a altı özel konuda tavsiyeler vermiştir –namaz boyunca bir kul gibi nasıl durulmalıdır (kıyam), bir Sure okurken uygun yerde durmak, İmamlık yapıldığı zaman, namazı çabuk ve kısa tutmak, sakal bırakmak, insanları güldüren, mutlu biri olmak, yanı sıra, birbirlerine tavsiyede bulunma amacında olmak. Bu kısa bir Sohbettir ama içinde minicik lezzetler doludur! Continue reading
Hz. Yusuf neden öne çıktı?: 10 Kasım 2010
“Her iş, o görev için uygun olan birine emanet edilmelidir. Bir pozisyon/konum/portföy/iş o işi yapması için uzman olmayan (kalifiye olmayan) birine verilirse, bu Kıyametin yakın olduğunun işaretidir” Kalifiye olmayan bir doktorun sizi ameliyat etmesine izin verir miydiniz? Onun müdahalesi sorununuzu çözmeyecek, aksine, böylesine yeteneksiz cerrah hastalığınıza yeni bir şeyler ilave edeceği gibi ölümünüze de neden olabilecektir. Bugünün dünyasında yetenek ve liyakat sahibi insanlar, sıklıkla, hak ettikleri mevkileri alamazlar. Bunun yerine, niteliksiz ve vicdansız olanlar, açgözlü hükümet ve yönetim mevkileri için yarışıyorlar. Zirveye giden yollarında, rüşvet veriyorlar, kampanyalar yapıyorlar, vaatler veriyorlar ve lobi faaliyetleri yapıyorlar. Her birimize, yapmak için programlandığımız, İlahi olarak verilmiş görevler vardır. Hz. Yusuf (AS), İlahi yardım almış olduğu için yapabileceği işler olan, zihin yeteneği gerektiren bir iş yapıyordu. Continue reading
Tohumları nereye ektiğinize dikkat edin: 12 Kasım 2010
Gerçek bilgi sadece Kuran’dan gelir. Allah’ın varlığını inkâr etme öğretilerinin yaygınlaşması, İnsanı inançsızlığın dipsiz kuyularına iter. Bir kere bu inançsızlık tohum saldığında, büyüyen çocuk kendi arzularını tatmin etmeyi arayan biri olarak yetişeceği için, çocuklarımızın ne öğrendikleri konusunda dikkatli olmalıyız. Zevk aramanın sarhoşluğuyla, Allah’ın İnsan için ihsan etmeyi dilediği gerçek onurun peşinden koşmayı, Her Şeye Gücü Yeten Allah’a ibadet etmeyi terk edecek, Kulluğa da sırtını dönecektir ve bu dünyadaki kısa ömrünün amacını asla anlamayacaktır. Continue reading
Bir Sarayda yaşamak: 4 Aralık 2010
Bu Sohbette, Mevlana şeytanın sonu gelmez fısıltılarının tehlikesinden ve şeytanın sürekli yüreklerimize dünyaya sahip olmak için özlemle çalışıp, istemeleri için nasıl tohumlar ektiğini ama dünyanın çabucak geçen bir hoşnutluktan başka bir şey olmadığını açıkladı. Böyle yaparak, İnsan lanetlenmiş düşmanının tavsiyelerini aldı ve bu geçici dünyasal haz için sonsuz ahretini reddetti. Birçok Kral muhteşem sarayları işgal ediyorlar ancak tüm bu Krallar şimdi neredeler? Ölüm bizlerin olağan kaderidir ve ölümde de bu dünyadaki her şeyi arkamızda bırakacağız. Continue reading
İlahi Emirlerle ilgili detay
Mevlana Şeyh Nazım’ın Sohbeti İlahi Emirlerle ilgili detay 11 Nisan 2011 Euzu billahi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim Essalamü Aleyküm ve Rahmetullahi Ve Berekatüh (Son Sohbetin bilgilerinin yayılmasından sonra, her tür gece aktivitelerinin, özellikle birçoğu 7/24 çalışan; hastanelerdeki hemşireler, acil durum personelleri, havaalanı … Continue reading
Tüm İnsanlık için Dört İlahi Emir
Armagedon’dan Mehdi’nin (AS) gelişine dek uzanan bir tünele girdik. Mevlana diyor ki: “Çok zorlu bir tünelden geçiyoruz. Mehdi (AS) zamanına ulaşabilmek için bu korku ve sıkıntı dolu tünelden kimlerin geçebileceğini hayal bile demezsiniz! “Temizlik, korunmanın ana şartıdır. Kirli olanlar ise, çöp kovasına koyulup atılmış olduklarından, asla korunmayacaklardır. Temiz zihinler, temiz yürekler, temiz bedenler, temiz diller, (yaşama desteği olarak) temiz işler ve temiz niyetlerle, temiz biri olmaya gayret edin! Yoksa bir süprüntü gibi atılacaksınız. Temiz olmayan biri Mehdi’nin (AS) zamanında bulunamaz. Daha fazla kirli insan kalmayınca da, Mehdi’nin (AS) zamanında Cennet halkı olacak ve daha fazla Cehennem halkı kalmayacak. Onlar bittiler! Allah sizlere Cennet halkında olmayı ve bana da bağışlanmayı nasip etsin.” Yani sadece Cennet bağımlı olanlar bu tünelin sonundan gün ışığına çıkacaklar. Sevgili Uyarıcımız’ın yüreğine vahyolunmuş olan bu dört Emri okuyun ve henüz belli olmayan olaylarda hayatta kalabilmek için, yapmanız gereken değişiklikleri yapın. Continue reading
Kaşlarınızı çatmayın: 13 Aralık 2010
Sadece bir zorba Resulullah’a (SAV) saygısızlık eder. Allah’ın Kendisi Resulullah’ı (SAV) bir kaidenin üzerine yerleştirmiştir. Öyleyse biz kimiz ki ona saygısızlık edelim? Resulullah’a (SAV) olan sevgimizi artırarak imanda, nurda ve Makamda yükseliriz. İlahi emirlere karşı gelen kişi bir zorbadır. Kendi nefislerimizin zorbalarına karşı savaşmak ve eksikliklerimize karşı gözlerimizi açmak için de emir aldık. Zorbalar, sürekli olarak, Yaratıcılarının İradesinden hoşnutsuzdurlar ve Ahbaplarının yaptıklarından da mutsuzdurlar. Yani yüzleri sürekli olarak hoşnutsuzluğu yansıtır ve içlerindeki kötülük de bakışlarına çirkin bir bakış olarak yansır. Mevlana, sürekli gülümseyin ve başkalarına kaşlarınızı çatmayın der. Continue reading
Anavatanlarınıza dönün: 14 Aralık 2010
Şeyh Abdül Hamid Mevlana’ya soruyor, son günlere yaklaştığımız şu günlerde, kendimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi ve sevdiklerimizi korumak için ne yapmalıyız? Nerede olmalıyız? Yaklaşan kaotik olaylar için nasıl hazırlanabiliriz? Bu belirsiz olan zamanla ilgili olarak, adım adım, yapmamız gereken pratik ve köklü tavsiyelerde bulunuyor. Bunların en önemlisi ana vatanlarımıza dönmek, kalabalık şehirlerden taşınmak, Mümin ya da değil, yerli halk veya göçmen, tüm komşularınızla iyi ilişkiler kurmamız olduğunu söylüyor. Continue reading
13 Bölümlük Hayırlı Tavsiyeler (2. Parça)
Bu özette, Mevlana yoksullara bakılması konusunda, genel toplum için Manevi toplantılar düzenleme, gençlerin Akşam saatlerinden sonra dışarı çıkmaktan kaçınmaları, kalabalık ve yoğun şehirlerde kalmaktan kaçınmaları, gerekli ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenebilmeleri için çocuklarımıza pratik beceriler öğretmemiz gerektiğini, zamanı gelir gelmez evlenilmesi gerektiğini, aileler ve kadın üyeleri ile ilgili tavsiyeler ve toplumun şanssız üyelerini destekleyebilmek için Beyt-ül Mal olarak isimlendirilen merkezi bir fon kurulması ihtiyacını basit ama net bir örnek verir. Continue reading
Hastalar sabırlı olmalıdır: 13 Kasım 2010
Mevlana, etkisini görmemiz uzun zaman alsa bile, doğal tedavilerin yan etkileri olmadığı için, bizlere doğal tedavi yöntemleri aramamızı salık veriyor. Tıpkı hastalıkların gelişmesinin zaman alması gibi, tedavi edilmesi de zaman almalıdır. Yani hap almak ve çabucak iğne yaptırmak gibi hızlı tedavi yöntemleri aramak yerine, sabırlı olmalıyız. Bitkilerin farklı kısımları, farklı rahatsızlıklara çare olur –kabukları, kökleri, gövdeleri, yaprakları, tomurcukları, tohumları, çiçekleri ve meyveleri- hepsi de farklı özelliklere sahiptir. Ve bunlar; kurutulmuş, kaynatılmış, suyu çıkartılmış olarak ya da basitçe ham haliyle alınabilir. Onların içlerindeki iyilikleri çıkartmak için birçok farklı yol vardır. Doğal tedaviye bir örnek de çörek otudur. Resulullah (SAV) diyor ki; “Bu çörek otunun içinde [çörek otu tohumları] ölüm hariç, her hastalığa şifa vardır.” Continue reading
Yüksek Eğitim her zaman sizleri daha yükseğe götürmez
Mevlana daha yüksek eğitimin peşinden yıllarını harcayan insanların çetrefilli konularına değiniyor. Müslümanların, bedenen yapılan işler, daha az cazip işler olsa bile, talep gören işlerin peşinden koşmaları gerektiğini açıklıyor. İslamın onuru helal rızık peşinde koşmayı gerektirir. Bir avukat olmak, bir su tesisatçısı olmakla kıyaslandığında, daha fazla onur getirmez. Ancak insanlar bugünlerde bu tür elle yapılan işlerden, gurur ve cehalet nedeniyle, uzak duruyorlar ve kaçıyorlar. İşsiz bir mezun olmanın ana fikri nedir? Öyle ki, bugün Üniversitelerde öğretilenler toplum için bir kazanç sağlamıyor ya da ilgisizdir. Mevlana bu tür bilginin mezunları için üç öneri sunuyor. Continue reading
Yanan bir tek mum, diğer binlerce mumu aydınlatabilir
Mevlana Şeyh Nazım’ın günlük Sohbetleri 21 Nisan 2010, Çarşamba Yanan bir tek mum, diğer binlerce mumu aydınlatabilir Euzu billahi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim Essalamü Aleyküm ve Rahmetullahi Ve Berekatüh Mevlana diyor ki; Kutsal Sözcükler Bismillahi ‘r-Rahmani ‘r-Rahim içimizde sorun yaratan tüm koşulları … Continue reading
Bu Kasideyi/Duayı her Mürit okumalıdır
“Tsunami geliyor, dalgalar geliyor! Eğer bunu okumazlarsa, onları hiçbir şey koruyamaz!” Bu dua, gelen Tsunamiden koruyabilecek tek duadır! Continue reading
Haçlılar Kudüs’ü fethetmeyi neden başaramadı?
Bu Sohbet, her müminin eylemlerine eşlik etmesi gereken temel ilkeyi açıklar. Samimiyet. Yağmayla birlikte, müminleri öldürmek, talan etmek ve Kudüs’ün Kutsal Mekânlarına karşı hakaret etmek, işte bunlar haçlı Seferlerinin çarpık niyetleriydi ki Allah da onları başarısızlık ve rezillikle cezalandırdı. Müslüman yöneticilerin adalet ve merhametleri nedeniyle, Yahudi ve Hıristiyanlar İslami yönetimler altında, her zaman, korunmuşlardır. Toplulukları gelişmiş, itibar ve haklar elde etmişlerdir. Müslümanlar onların yönetimleri altında olduğunda ise aynı şeyi söyleyemeyiz. Geçmiş Müslüman toplumlar üzerine uygulanan zulümlere tanıktır. Ümmeti yöneten bir Sultan olmadan, Müslümanlar ilahi destek ve onurdan mahrum kalırlar. Mevlana, ayrıca, kaçınmamız gereken ve tüm Ümmetin kazanç sağlamasını sağlayacak soru sormanın önemini de içeren, iki tip soru sorma yönteminden bahsetti. Continue reading
Şilili Madencilerle ilgili daha fazla açıklama
Bu Şili Madencilik üçlemesinin bu ikinci bölümünde, Mevlana CNN Haber ve FOX TV’ye bir gün arayla röportaj verdi. Mevlana bu röportajlar boyunca, Allah’ın inançsızlığın temellerini yok etmek için, bu olayı yarattığını söyledi. Madenciler; insan mantığına meydan okuyan ve materyalist felsefenin açıklayamadığı, böylesine zorlu bir durumda nasıl hayatta kaldılar ve Mevlana bu kadar uzak bir mesafeden onlarla nasıl iletişime geçti? Bu iman ve Maneviyatın bir kanıtıdır ve en son kanıt ise madencilerden ikisinin, madende sıkışıp kaldıkları dönemde görmüş oldukları kişiyle tanışmak için, Kıbrıs’a gelmeleridir. Orada, onun ellerini öptüler, ayaklarının dibine oturdular ve Mevlana’ya karşı hissettikleri samimi yakınlığı ve yüreklerinde oluşan huzuru açıklayamadan, sevinç gözyaşları döktüler. Manevi Kurtarıcılarını ellerinde İslamı dinleri olarak kabul ettiler ve sadakatlerini bildirip, Müslüman isimleri aldılar. İslamın ve Maneviyatın Güney Amerika’daki önlenemez yayılışı başladı. Continue reading
Kalpten kalbe, bir bağlantı vardır
Minal qalbi ilal qalbi sabila – kalpten kalbe bir bağlantı vardır. Evliyaların yüreklerinden gelen Nur, onları kendilerine doğru çekerek, insanların yüreklerine gelir. Şeyhimizden fiziksel olarak uzak olsak bile, yüreklerimiz daima ona doğru çekilecektir ve onunla bağlantıdadır. Mevlana Şeyh Adnan Kabbanî’den güzel bir hikâye, Şeyh ve müridi arasındaki bu güzel ilişkiyi tasvir eder. Yakınlaşmayı arayanları yükselten ve güven tazeleyen, hoş bir Sohbet. Continue reading
Mevlana’nın Şilili madencilerle dokunaklı buluşması: 19 Aralık 2010
Bu ilk bölümdeki Şilili madencileri ilgilendiren üç bölüm maneviyat , sevgi ve inançtır. Mevlana’nın bu yabancılara oaln samimi sevgisi İslam’ın ne olduğunu gösteren güzel bişr örnektir. Bu muzice maneviyatcıların, onları alaya alanlara karşı zaferidir. Bu insanları Kıbrıs adasından binlerce kilometre ötedekilere bağladığını ve onların çilelerini atlatmalarına yardım ettğini ispat ediyor. Bu inkar edenlerin yüzlerine bir tokattır. Continue reading
Gerçek bir Mürit olmanın sırrı
Bu mecliste, Mevlana her ruhun Hesap Günü’nde nasıl en güzel giysilerle giydirildiği ama bir çok insanın dünyevi başarıları için bu onuru gözardı ettiği ve tanrıya kulluğu yerine getirmediğini anlatıyor. Herkes lider olmak ister, bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına neden olmuştur ve ironik bir şekilde her biri diktatörlük ile yönetilen bu milletler utanmadan tekrar Şeriat’a dönmüştür. Tanrının tokatları bu millet üzerine sonsuza kadar yağacaktır, ta ki bu millet bir Sultan’ın altında birleşene kadar. Bu parçalanma tarikatlara bile yayıldı, hepsi bir Şeyh’in altında olmalarına rağmen. Peygamberimiz (sav) şöyle dedi: “İnancınız olana kadar Cennet’e giremeyeceksiniz ve birbirinizi sevmediğiniz sürece inancınız olmayacak.” Eğer bir birimizi sevemezsek, bir mürit olmayı bırakın, inanan nasıl olabiliriz? Continue reading
Mevlana’yla İlgi Çekici bir Röportaj
Bu on dört soruluk röportaj samimi ve içten cevaplarla, açık yürekli cevaplar ve insanlığın Rabbine yaptığı yolculuğa derin bir bakış açısıyla öne çıkmıştır. Her zaman olduğu gibi Mevlana; özlü olarak ancak basit cevaplarıyla, böylesine bir bilgi ve bilgeliği hizmete sunarak, hayal kırıklığı yaratmamıştır. Örneğin, bir müridin yolculuğunu, paha biçilemez bir cümleyle, özetlemiştir ve kadınların taciz edildiği, sömürüldüğü, bir mal gibi ticaretinin yapıldığı bugünün vahşi dünyasında, kadının durumunun altını çizmiş ve dikkat çekmiştir. Her mürit mutlaka okumalıdır! Continue reading
You must be logged in to post a comment.