Mevlana Şeyh Nazım’ın günlük Sohbet özetleri
12 Kasım 2010, Cuma
Tohumları nereye ektiğinize dikkat edin
Euzu billahi mineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahim
Essalamü Aleyküm ve Rahmetullahi Ve Berekatüh
- Mevlana; Yaratıcılarına inananlara ve sadece Rablerine kulluk için yaşamış olanlara Cennetten selamlar göndererek başladı. Herkese, bu boş bir çaba olduğundan, İnsanın kendi nefsini hoşnut etmek için yaratılmadığını hatırlattı. Bizlere bahşedilen asıl onur, Allah’ın gerçek Vekili, Hz. Muhammed’i (SAV) onurlandırdığımız zaman bahşedilendir. Ama aslında Her Şeye Gücü Yeten Allah’ın övgü ve şükürlere ihtiyacı yoktur. Allah Sonsuz Hâkimiyetin Tek Sahibidir. Göklerin Rabbinin Sonsuz Hâkimiyetiyle kıyaslandığında, tüm dünya ve onun içindekiler bir zerreden daha küçük ve azdır. Allah bizlerin ibadetlerine ihtiyacı olmayan O’dur.
- Ancak Allah İnsanın ibadetleriyle ona onur bahşediyor. Allah İnsana onur ihsan etmek istiyor! Allah insanın kendisinin mütevazı olmasını ve en yüksek saygı ve övgülerini de Majesteleri için sunmasını istiyor ama bizler hayatlarımızda neler yapıyoruz? İnsan hiç bir şey yapmıyor. O sadece bir sarhoş ve aciz biri gibi davranıyor, zevkin peşinden koşturuyor, sık sık kendi nefsi için av peşinde koşuyor.
- Zaman çok çabuk geçiyor, hayat çok kısa. Bu kısa zamanı bile Allah’a itaat ve Onun emirlerine saygı ile dolduramayız. Bu fani hayatımızın her anını itaatsizlik ve arzularımızın hazlarıyla doldurmak için, hala, ısrar ediyoruz. Ey İnsanlık, yüz bin yıllık bir süre bu zaman geçidinde bir anlık kıvılcımdan başka bir şey değildir. Sarhoşlar gibi yaşamayın; uyanın, aklınızı başınıza alın ve özellikle de Kutsal günlerde, Allah’ın bizlere sunduğu bu onurdan alın.
- Uykunuzdan uyanın ve sizi Kimin yarattığını sorun! Bu dünya şarabından içmeyi kesin ve kendinize şunu sorun; O (Allah) bu fani dünya hayatı boyunca sizden ne istiyor? Vekili ve Elçisi aracılığıyla sizlere göndermiş olduğu mesajlarını öğrenin, cennetten sizler için ne göndermiş? Hayvanlar bu gerçeği biliyorlar fakat İnsan kendisine uygun soruyu sormadığı için, cahildir: Kim bizi var etti ve bu varlığımızı bizden Kim alıyor? Bizler bu dünyada kısa süreliğine varız –öyleyse bizleri buraya Kim yerleştirdi ve neden? Neden kısa bir varoluş? Kendinize sorun, üzerinde iyice düşünün ve bunu ifade edin. Dün, hepimiz bebektik, annelerimizin karnından ortaya çıkan küçücük insanlar. Bazıları sadece 40 gr. doğarken bir başkası 3 kg. doğuyor ve başkaları da ikiz. Tüm bu insanları kim yarattı ve kişisel varlıklarını onlara verdi? Aklı olan herhangi biri, ardı ardına gelen ve her biri kendine has biricik özelliklerle donatılıp şekil verilmiş bebeklerin doğumunu görerek, Her Şeye Gücü Yeten Yaratıcıyı, nasıl inkâr edebilir?
- Çocukları, onların Yaratıcı’ya imanlarını oluşturacak okullara göndermemiz önemlidir. Bazı okullar Allah’a karşı bir inançsızlık temelini oluşturuyorlar, bir Yaratıcı kavramını reddediyorlar ve her şeyi ‘doğa’ olarak adlandırdıkları, görünmeyen bir şeye bağlıyorlar. Bu laik düzende bilgiyi öğretme, günümüz gençliği arasında imanın zayıflamasına neden oluyor. Hatta daha yüksek eğitim kurumları bile öğretilerinde Allah’ın isimlerini belirtmeyi reddederek laik bir sistem oluşturdular.
- Küçük yaşlardan itibaren, çocuklarımıza ilahi öğretileri öğretmeliyiz. Neden, kolay etkilenebilen çocuklarımızın, ‘Allah’ın olmadığı’ inancının yaygın olduğu bir çevrede büyümesini isteriz? Böylesine eğitim-öğretim yerleri, belirli bir yaştan itibaren çocuklarımıza inançsızlık ve dinsizlik tohumları ekip akıllarına soktuklarından, lanetlidir ve onlar tüm hayatları boyunca ateist ve agnostik (bilinmezci) yetişkinler yetiştirmek için, bu şekilde yetiştirme ve bu akılsız bir öğretim şekline karşı eğilimlidirler. Çocuklarımızı böyle eğitim yerlerine gönderirken, Allah’ın gazabından korkmuyor muyuz?
- Resulullah (SAV) dedi ki: “Bilginizi Kutsal Kuran’dan alın.” Her şey Kuran’da bulunur. İnsan fikirlerinden, düşüncelerinden ve sözüm ona ‘akıllı pozitif düşüncelerden’ gelen öğretiler, aslında, imanımızı çürütür ve inancımızı kirletir. Böylesine anlamsız bir eğitimin peşinden koşmaya devam edenlerin üzerine bela gelirse, hiç kimseyi ayıplamayın.
- Allah’ın varlığını reddedenler, yaratılanların içerisinde en aşağı seviyede olanlardır. Onlar yer altındaki, bir karanlık çukurunda tuzağa düşmüşlerdir ve ne üzücüdür ki, birçokları kendilerinin kurtarmak için Evrenin bu uçsuz bucaksız Işığına çıkmayı istemiyorlar. Birisi emniyeti, sevinçli olmayı, mutluluk ve tatlılığı Yaratmış olanı reddederken; nasıl güvende, sevinçli ve mutlu olabilir ve nasıl hayatın tadından zevk alabilir? Bu imkânsızdır! Böyleleri boşluk ve anlamsızlıkla dolu olarak, zehirlenmiş bir hayatı yaşıyorlar.
- Kutsal Kuran’dan kaynaklanan İlahi Bilgileri öğretecek Eğitim Merkezleri açabilecek maddi güce sahip olanlar, bunu yapmalıdırlar. Sadece Kutsal Kuran’ın gerçek ve doğru bilgisinin ışığında yürüyenler, bu dünyanın tatlılığını ve ahretin emniyetini elde edeceklerdir.
- İlahi Öğretileri temel almadan hayat tarzı belirleyenlere bir örnek vermek için, Mevlana o anda Beytullah’da Hac vazifelerini yapanlardan bahsetti. Birçokları, Hacı payesini alabilmek için, Hac vazifelerini tamamlıyorlar. Ve birçokları, kendilerinin Hacılar olarak ilan ederken bıyık ve sakallarını tıraş ediyorlar (ki sakal-bıyık bırakmak sünnettir). Suratlarındaki kılları, kadınlara benzeyinceye kadar, tıraş etmeyi nereden öğrendiler? Mevlana, böyle insanların hayatları boyunca, büyük anneleri gibi, tertemiz tıraşlı kalmaları için dua etti. (Âmin!)
- Ciddi bir not daha: Mevlana bizlere, müminleri birleştirebilecek ve şeytanın Sultanlığını yok edecek, bir Sultan göndermesi için dua etti.
El-Fatiha
Tefsir
- Tüm Sohbetin itici gücü; tüm bilgimizi Kuran’ın öğretileri doğrultusunda oluşturmamız gerektiği ve çocuklarımızın da bunu erken yaşlardan itibaren öğrendiklerinden de emin olmamız gerektiğidir. Hayatlarının her döneminde çocuklarımıza Allah’ı öğreterek, onların her bir yaratıkta Allah’ın mucizelerini ve yüceliğini görmeye başlamalarını sağlamış olacağız. Bir çiçeğin açması, bir kırkayağın değişimi, bir örümcek tarafından örülen ağ, gelgitler ve tutulmalar, bebeğin anne rahminde büyümesi –her şey Allah’ın sınırsız gücünü ve yüceliğini ilan ediyor. Bizler çocuklarımızın, Her Şeye Gücü Yeten Allah’ta gerçek bir inançla yetişmelerini istiyoruz ve çevresindeki her şey de bunun kanıtıdır ve bir mucizedir. Eğer bunun yerine her şeyi ‘doğaya’ bağlamayı öğrenirlerse, şüpheci ve değerleri küçümseyen yetişkinler olacaklar. Kutsal Kuran’ın bizlere öğrettiği gibi:
أَوَلَمۡ يَرَ ٱلۡإِنسَـٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَـٰهُ مِن نُّطۡفَةٍ۬ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ۬ مُّبِينٌ۬
İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir! (Surah Ya-Sin 36:77)
- Bir damla spermden meydana gelmiş olmamıza rağmen, İnsanın kendisi, kendi Yaratıcısını sorgular. Keşke, Allah’ın bir damla spermi anne rahminde bir bebeğe nasıl dönüştürdüğünü, tüm organlarını tam olarak olması gereken yere nasıl yerleştirdiğini, ceninin belirlenen zamanda dışarı çıkartılmasını ve sevgi dolu ebeveynlerin çaresiz bebeğe yardım için hazırlanışını ve onun rızkı için annesinin göğüslerine sütü gönderişini, zaman ayırıp oturup düşünse. Yarım aklı olan herhangi biri bile, bir Yaratıcının varlığını reddetmenin nasıl bir çılgınlık olacağını görebilir. Ancak, bir çocuk ‘beyin yıkama’ yoluyla Allah’ın varlığını inkâr etmek için ‘oluşturulmuş’ bir sistemle eğitilirse, sonra o çocuk, yukarıdaki ayette de belirtildiği gibi, apaçık bir Allah düşmanı olur.
- Bu Sohbetteki bir sonraki nokta ise, Onun kulları olarak onurlandırılmaktır. İbadet Allah’a hiçbir yararı olmayan ancak bizler için daha da fazla onur verilmesi anlamına gelen bir araçtır. Öyleyse, Ona ibadet etmeye yoğunlaşın, Onun emirlerine son derece saygılı olun ve Onun Vekili, Resulullah’ı (SAV) sevip onurlandırın. Bu nefsimiz için; Kulluğun karanlık sokaklarından, her Şeye Gücü Yeten Rab için, Kulluğun Aydınlatılmış Hâkimiyetine bir giriş yoludur.
وَمَا خَلَقۡتُ ٱلۡجِنَّ وَٱلۡإِنسَ إِلَّا لِيَعۡبُدُونِ
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım (Surah Adh-Dhariyat 51:56)
Bu yaratılışımız için tek nedendir. Yani, hayat çok kısa. Hepsini Onun için yaşayın. İşte bu gerçek onurdur.