Mevlana Şeyh Nazım’ın Günlük Sohbet Özeti
13 Ekim 2010, Çarşamba
İnci için Okyanusa dalın
Euzu billahi mineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahim
Essalamü Aleyküm ve Rahmetullahi Ve Berekatüh
- Mevlana, iyi birer kul olabilmeleri için ya da en azından Onun iyi kullarını izlemeleri için müminlere güç, nur ve anlayış ihsan edilmesi için dua etti. Mevlana katılımcılara, isimlerini kötü olanların listesine değil ama iyi kullar listesine yazdırmaları için gayret etmelerini tavsiye etti.
كَلَّاۤ اِنَّ كِتٰبَ الۡاَبۡرَارِ لَفِىۡ عِلِّيِّيۡنَؕ وَمَاۤ اَدۡرٰٮكَ مَا عِلِّيُّوۡنَؕ كِتٰبٌ مَّرۡقُوۡمٌۙ يَّشۡهَدُهُ الۡمُقَرَّبُوۡنَؕ
Hayır, (sandıkları gibi değil!) İyilerin Yazısı İlliyyûn’dadır. İlliyyûn’un ne olduğunu sen ne bileceksin. O, yazılmış bir kitaptır. (Surah Al-Mutaffifin 83:18-21)
كَلَّاۤ اِنَّ كِتٰبَ الۡفُجَّارِ لَفِىۡ سِجِّيۡنٍؕ وَمَاۤ اَدۡرٰٮكَ مَا سِجِّيۡنٌؕ كِتٰبٌ مَّرۡقُوۡمٌؕ
Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn’dedir. Siccîn’in ne olduğunu sen ne bileceksin. (Surah Al-Mutaffifin 83:7-9)
- Mevlana İslam’da herkesin Âlim olmasının bir şart olmadığını söyledi. Allah’tan Kullarına bağışladığı her nasip bir sorumluluk taşır. Allah her bir kula farklı sorumluluklar vermiştir. Allah’ı hoşnut etmemiz adına, insanoğlu için neyin gerçekten gerekli olduğunu iyi bilmeliyiz.
- Mevlana diyor ki, Selefilerin inancına karşı güçlü bir şekilde konuşmasına rağmen, onları asla İslam cemaatinin dışında değerlendirmemiştir. “Hepimiz kardeşiz” dedi “ve hepimiz İslamı miras aldık. İslamı kim getirdi? Hz. Muhammed (SAV).” Yani ona inanmalı ve saygı göstermeliyiz. Bizleri Cehenneme düşmekten koruyan emniyetli yolu getiren, Âlemlerin Rabbinin Elçisi olduğu için bu zorunludur.
- Bizler Peygamberlikle ilgili geleneksel bilgiyi Sahabelerden iletilen (hadislerle) öğrendik ve onlar da bu bilgiyi, bilgisini Baş Melek Cebrail (AS) aracılığıyla Âlemlerin Rabbinden alan, Resulullah’tan (SAV) aldılar. İslamın gelişinden önce, Sahabeler de cahil kimselerdi. Allah onlara Furkan’ı gönderene kadar, din hakkında bir şey bilmiyorlar ve gerçek ve bâtılı nasıl ayırt edeceklerini bilmiyorlardı.
- Furkan Kuran’ın bir diğer adıdır. O, Furkan, batılın ötesinde yatan gerçeğin sınırlarını ayırmak için İlahi bir Ayırıcı Özelliktir. Gerçek hak’kın nerede bittiğini ve batılın nerede başladığını açıkça gösterir. İyi ve kötü arasında açık ve net bir ayrımdır. Bunlar tıpkı kötü şeylerin birini Cehenneme çekerken, iyi şeylerin insanları Cennete çekmesinde olduğu gibi, insanları cennete yönelten ilahi hikmetlerdir. Bu nedenle, hak ve batıl arasındaki Ayrımı anlayıp ayırt edebilmeyi öğretmek için bizlere bir Peygamber gönderildi.
يٰۤـاَيُّهَا الَّذِيۡنَ اٰمَنُوۡۤا اِنۡ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجۡعَلْ لَّـكُمۡ فُرۡقَانًا وَّيُكَفِّرۡ عَنۡكُمۡ سَيِّاٰتِكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَـكُمۡؕ وَ اللّٰهُ ذُو الۡفَضۡلِ الۡعَظِيۡمِ
Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir. (Surah Al-Anfal 8:29)
- Resulullah (SAV) son Elçidir (Peygamber) ve zamanın sonuna kadar tüm İnsanlığa neyin yanlış, neyin doğru olduğunu açıklamak için; son Mesajı, En Son Ayırıcı Özelliği getirmiştir. Ondan bu mesajı direkt olarak almak için bereketlenmiş olanlar, Kıyamete kadar, gelecek nesillere bu mesajları taşımaları için güvenilen Sahabelerdir. Bu nedenle, Bilgi Deryasından alan ve o deryaya düşen İlahi Bilginin kaynağı; Peygamberlerin ve 124.000 Sahabenin Mührüdür. Sahabeleri küçümsememeliyiz ve her bir Sahabe direkt olarak Peygambere özgü bilgiye sahip olduğu için, “Bu bir hadis değil, sadece bir Sahabeden alıntı” dememeliyiz. Böyle diyenler, sadece, bir Sahabeyi kötüleyen/dikkate almayan/itaatsiz bir cahildir.
- Allah’ın, Peygamberlerin Mühürlerini neden 124.000 Sahabeyle çevrelediğini biliyor musunuz? Her bir Sahabe Resulullah (SAV) tarafından getirilmiş engin ilahi bilginin bir kısmını almış ve o bilgiyi bir sonraki nesle öğretmiştir. Bizlere bu bilgiyi öğretenlere gereken saygıyı göstermeliyiz. Sahabeler Resulullah’ın (SAV) öğrencileriydi (müritleri) ve öğrendikleri her şeyi bizlere de öğrettiler. Hz. Ali (Radiyallahü Anh Keremallahü Vech); “Her kim bana bir harf (huruf) öğretirse, onun kölesi olurum!” demiştir.
- Hz. Ali (RAKV) bir mümin olmadan önce böyle bir şey biliyor muydu? Hayır, onun yüreğine aydınlanma getiren, gelen İslamın kendisiydi. Hiçbir şey bilmeyen Hz. Ali, Resulullah (SAV) onun için; “Ben İlmin Şehriyim ve Ali de bu Şehre açılan Kapıdır” diyene kadar, derece derece bilgiyi ve ilmi kazandı.
- Öyleyse, bugünün Müslümanları Sahabeler tarafından getirilen incileri kimin yetkisiyle reddediyorlar? Bu inciler, Sahabeler Resulullah’ın (SAV) Deryasına daldıkları zaman çıkarttıkları incilerdir! Peygamberimiz’in (SAV) kendisi Deryaydı ve Sahabelerin getirdikleri inciler kendi incileri değil, Peygambere özgü Deryalardan getirdikleri incilerdi! Sahabelerin getirmiş olduklarıyla dalga geçen ya da getirdikleriyle ilgili şüpheye düşen günümüz Âlimleri kimlerdir? Tüm Sahabeler Hikmetin bu incisiyle konuşmuşlardır. “Ey İnsanoğlu, dinleyin, düşünün, kabul edin ve itaat edin ki böylece Gökler için Vekil olarak onurlandırılırsınız” diyerek seslenmişlerdir. Sahabeler bizler için binlerce inciler getirmişlerdir! Onlar hakkında kötü konuşan ve onları ayıplayan bu cahiller, Sahabeleri dilleriyle yaralıyor ve onlara zarar veriyorlar ki bu da bir mümin için hiç iyi bir davranış değildir. Böylesine bir eylem, bu 124.000 Sahabeyi İslamın kaynağı olmaları için belirlemiş olduğu için, Allah’ın hiç hoşuna gitmez. Onlar İslamın bina edilmesindeki yükleri omuzlayan kişiler olmuşlardır. Onlar seçilmiş olanlardır. 124.000 Sahabenin hepsi de, Peygamber’in Deryasına dalıp bir sonraki nesil müminlere aktarmak için, incileri toplamak için seçilmişlerdir.
- Bizlere getirilmiş olanlar hakkında hüküm vermek için doğru Ayırıcı Özellikleri kullanmalıyız. Her kim bu Peygambersel Deryaya dalarsa ya içinde inci bulunan istiridye çıkartacaktır ya da sadece (içerisinde inci bulunmayan) istiridye kabuğu çıkartacaktır. İnci getirenlerle istiridye kabuğu getirenlerin arasındaki farkı ayırt edebilmeliyiz. İyi ve kötü insanları ayırt etmedeki Ayırıcı Özellik nedir? Yargılayamayız. Bizlerin yargılaması her zaman yanlıştır çünkü nefis ve duygularla kirlenmiştir. Resulullah’ın (SAV) Sahabelere vermiş olduğu Kutsal Ölçekler (Ayırıcı Özellikler) kullanmalıyız. Bu ölçekler iyi/hak ve kötü/batıl arasındaki farkı ortaya çıkartan ölçeklerdir ve Sahabeler de bu Ölçeği Peygamberimiz’den (SAV) almışlardır. Bu ölçek nesilden nesile böylesine bilginin mirasçılarına geçmiştir.
- Âlimler arasında bu Kutsal Ölçeği şimdi kim kullanıyor? Artık müminler miras bırakılan bu ölçeğin peşinden gitmedikleri için, bugün İslami uygarlığın en kötü dönemindeyiz. Onlar basitçe, gerçeği göstermeyen dünyevi ölçeklerle yargılıyorlar. Bir eylemin yenilik (bidat), haram ya da şirk olarak hüküm bulması için İlahi Ölçeğe ihtiyaç duyulur. Eğer böyle bir İlahi ölçek kullanmıyorsanız, o zaman dilinizi tutun, diyor Mevlana. Bu Ölçeği ve bilgiyi miras aldığınız Rehberinizi tanımlamalısınız.
- Sevgilinin Ulusunun üzücü bir şekilde 73 mezhebe ayrılması, müminlerin dünyevi ölçeklerle yargılaması temelinde, bu tip Yargılama nedeniyledir. Hangi mezhep İlahi varoluşta kabul edilebilirdir? Her mezhep bir diğerini kendi yargı ve inanç standartlarına göre yargılıyor ve böylece de herkes kendi mezhebini göklere çıkartıyor. İlahi Ölçünün çalışması bu şekilde midir? Neden diğer mezhepler, Peygamberimiz’in (SAV) “Benim Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir, onların arasından dilediğinizi takip edin o size rehberlik edecektir.” dediği gibi, öğretilerini Peygamberimiz’in (SAV) 124.000 Sahabesinden almış olan Ehli Sünnet vel Cemaate bakmıyorlar? Hangi Sahabeyi izlerse izlesin, her bir mezhep kendisine şunu sormalıdır: İzledikleri Yol için hangi Sahabe Önder olmuştur?
- Ulusların rehberleri olduklarını açıklayan Selefi ulema, rehberi oldukları Ümmetin bağlarını kesmiş oldukları için çok ağır bir sorumluluk altına giriyorlar ve Ümmet için rehberlik meşalesini taşıdıklarını iddia ediyorlar. Böyle yaparak, Cennete ulaşmayı ve Allah’ı hoşnut etmeyi arayanların yollarına engel koyuyorlar.
- Bu nedenle, Sahabelerin gerçek izleyicileri olanlar (örneğin Evliyalar), Muhammed (SAV) Ümmetine hitaben, Mevlana’nın gece konuşmasına neden oluyorlar ve böylece de İslamın mesajı doğru bir şekilde iletiliyor. Bu mesaj nedir? İslam insanları iyi olmaya davet eder, kötü olmaya değil. Bu mesaj Resulullah (SAV) tarafından Sahabelere iletilmiştir ve onlardan da miras alanlara iletilmiştir. Bugün hiç kimse, Sahabeleri yanlış yöneten kişiler olarak isimlendirerek, yeni bir mesaj ya da yeni bir Yol oluşturamaz.
Fatiha.
Peygamberimiz (SAV) “İlim Çin’de bile olsa gidip alınız” demiştir.
Tefsir
- İslamın mesajı basit ve güzeldir. İyi insanlar olunuz ama kötü insanlar olmayınız. Oysa dünya üzerindeki herkes iyi olduklarını iddia ediyorlar! Her dindeki her mezhep, diğerlerinin batıl olduğunu iddia ederken, kendilerinin hak (doğru) olduklarını iddia ederler. Bu gerçekten de, her birinin kendisinin hak olduğunu iddia ettiği birçok mezhep ve grupla çevrelendiğiniz zaman, çok kafa karıştırıcı bir zaman. İşte bu güçlü bir tanıtım ve propaganda yapma zamanıdır. Birçokları lider olmak için can atıyor ve medyayı kontrol altında tutuyorlar ve kendi iyi noktalarını ısrarla işaret ederek ve kendilerini, kendi düşmanlarının kurbanları gibi boyayarak zihin oyunları oynuyorlar. Ya da doğru birisiyle ilgili şüphe tohumları atmanın o kişilerin taraftarlarını kendi taraflarına çekebileceğini bilerek, karşıtlarına iftiralar atıp (fitne) onları toplum önünde utandırmak için basın kampanyaları düzenliyorlar.
- Öyleyse, böylesine kafa karıştırıcı bir zamanda nasıl yargılayacağız? Allah tarafından Peygamberimiz’e (SAV) Sahabelerine gönderilmiş olan Ayırıcı Özelliğe göre yargılamalıyız. Kendi aklımızla, dünyevi bilgimizle ya da kendi nefsimizle yargılayamayız. Eğer birisi bize bir inci ya da istiridye kabuğu getiriyorsa, o zaman Onun Ayırıcı Özelliğine göre yargılamalıyız.
- Her mezhep kendisinin hak olduğunu iddia ediyor. Onların bu tartışmalarını kulaklarımızla dinleyemeyiz ama yüreklerimizle dinlemeliyiz. Birisinin gerçek önder olup olmadığını nasıl anlarsınız? Mevlana, bunu yüreğinizin anlayacağını söylüyor. Onunla birlikte oturun –yüreklerinizdeki sıkıntı ve yükleri alıp götürüyor mu? Sizi aradığınız kişiyle irtibata geçiriyor mu? Sizi Sahabelerin yoluna yönlendiriyor mu? Bir öndermiş gibi davranmak kolaydır –nihayetinde, dindar ve sofu görünmek için giyinmek, gerçekten de, kolaydır. Ama gerçek bir Manevi bağlantı satın alınamaz ya da onun sahtesi olamaz. Mevlana diyor ki: bir düzenbaz, gecenin karanlığında yanan bir mumla sizi kandırabilir ama Güneş doğar doğmaz, onun hilesi sona erer.
- Sahabeler Peygambersel incileri miras aldıkları için, hiç kimse Sahabeleri kınayamaz. Ne de Sahabelerle bağlantısı olmayan bir mezhep kendisinin hak olduğunu iddia edebilir. Bizler, kendilerinden öncekilerin getirdiklerinden başka bir Yol getirmiş olanlardan başka, kendilerinden yeni bir Yol getirmemiş olan mirasçıları aramalıyız. Peygamberimiz’in (SAV) mirasçısı, Peygamberimiz’in (SAV) Sahabelerinin Yollarından bu incileri getirenlerdir. Böyle birisi kimdir? Allah yukarıdaki Ayette; eğer bir insan Allah’a karşı gelmekten sakınırsa; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir, diyerek bundan bahsediyor. Fakat birisine bu verilmeden önce bir şart vardır: Allah’tan korkmalıdır.
- Öyleyse derin düşünce ve Allah korkusuyla arayışta bulunun! Herhangi bir konudaki gerçeği, nefsinizle, duygularınızla, öfke ya da basitçe, kalabalığın peşine takılarak, yargılamayın. Allah’tan korkun ve O sizlere kimi izleyip kimi izlemeyeceğiniz konusunda karar vermeniz için Ayırıcı Özelliği verecektir. Yüreğiniz sizi bir Rehbere doğru götürdüğünde, tıpkı Hz. Ali (RAKV) gibi, size önderlik yapanlara karşı alçak gönüllü olmanız gerektiğini (bu; uysal bir şekilde, karşı gelmeden ya da saygısızlık yapmadan anlamındadır) hatırlayın. Onun Sohbetlerinde alçak gönüllü ve minnetle oturun. Sonra, Allah’tan sizin için anlayışınızın aydınlanmasını dileyerek, iyice ölçün, biçin ve mesajın içeriğini derinlemesine düşünün. Ondan gerçekten korkanlar için O bir Yol açacaktır.
Bu Sohbetin mesajı nedir?
- İzlediğimiz kişiler çok önemlidir. İzlediğimiz kişilerden, onların izlemiş oldukları aynı yolu miras alırız.
- Sadece iyi kulları izleyerek, iyi birer kul olabiliriz.
- Mirasçılar olarak adlandırılan iyi kullar, Peygambersel Deryadan, kendilerinin dalarak çıkartmış oldukları incilerden kaynaklanan önderliği getiren, Sahabelerin Yollarını izlerler. Birisine bağlı olmayan birini izlemeyin.
- Onlar inciler getirecekleri için, hak olanların peşinden gidin. Batıl olanlar sadece kabukları getirirler. Onları ayırt etmek için, yüreğinizin yönlendirmesine kulak verin. Eğer Allah’tan korkarsanız, O merhametli olan ve sizlerin gerçekten de doğru bir şekilde yönlendirilebilmenizi istediği için, bu ikisi arasındaki farkı ayırt edebilesiniz diye, o Ayırıcı Özelliği size verecektir. Ama sizlerin de samimi olması ve sonra da bunu göstermesi gerekmektedir.
- Böyle birisini bulur bulmaz, onun topluluğuna katılın ve onun Sohbetlerini dinleyin. Tıpkı Sahabelerin Peygamber’in (SAV) topluluğunda oldukları gibi, sizler de Şeyhinizin huzurunda olmalısınız. Eğer bir okyanusun kıyısında durmazsanız, bir Okyanusa nasıl dalarsınız?
- Her bir Sohbete (zaten öyle olduğu için!) hayatınızdaki en değerli vahiymiş gibi davranın. Sizin için yaratılmış olan Gizli Hazineleri keşfetmenin anahtarı bundadır.
- Her Sohbet için tam bir konsantrasyon sağlayın.
- Her Sohbetin içeriğini iyice ölçün ve derinlemesine düşünün ve anlayış kapılarının açılması için de Allah’a dua edin.
- Sizden oluşacak olan ürün, gerçekten de, iyi bir insan olacaktır –hem içsel hem de dışsal olarak. Öyleyse, kendi değerlerinize göre değil ama Onun Ayırıcı Özelliklerine göre yargılayarak, İyi bir insan olun.
Eğer Mevlana Şeyh Nazım’ın, kayıt edildiği zamanki güncel Sohbetlerini dinlemek istiyorsanız, lütfen buraya tıklayınız. Siteye girdiğiniz zaman, lütfen Sohbat 13 Oct 2010 linkine tıklayınız. Bu çözümlemeler ve Çalışma malzemeleri Singapur Nakşibendi Portalında, recent.sufihub.com adresinde bulunabilir. Aynı zamanda, bu Sohbetlerin hepsi de ücretsizdir.